“Bilgili
insan doğru şeyleri bilen kişidir. Eğitimli insan ise doğru bilgileri
alışkanlık haline getirmiş kişidir.” (Lütfi ŞAHİN)
Yukarıdaki
ifadenin doğruluk payını beraberce irdeleyelim. Bu irdeleme işini ise daha çok
örneklendirmelere bakarak yaparsak, konuyu günlük hayatımızda kendimizle
kıyaslamamız daha kolay olacaktır.
Kayalar
üzerine resimleri nakşederek bilgiyi miras bırakan insan topluluklarından
tutunda, deri üzerine bilgiyi nakşeden insanlara kadar ve günümüzün
Dünya’sındaki teknik meteryaller üzerine bilgiyi nakşeden insanlarda dahil
önemli olan şey bilgidir. Bilginin nesillere aktarımını sağlayanlar ise eğitimcilerdir.
Eğitimciler için ast olan şey ise bilgiyi vermek değil, onu öğrenci de
alışkanlık haline getirmektir.
Sizler
düşünebilirsiniz ki; öğretmenler kuru kuruya bilgi versin, çok bilgi versin,
öğrenci ister alışkanlık haline getirsin, isterse getirmesin… Ancak bu
düşüncenin yanlışlığı da zaman içerisinde ortaya çıkmıştır.
Dünya’ca
ünlü tıp profösörünün bilgi düzeyi kimse tarafından tartışılmıyordu. Bu
profösör, sigaranın zararlarını anlatan bir konferans vermek ister. Binlerce
insan bu konferansa katılır. Bu bilginin söyleyeceği önemli bilgileri dinlemek
isterler. Profösör, sigaranın başta akciğer kanseri olmak üzere onlarca tip
kansere neden olabileceğinden bahseder. Beyin için ve diğer organlar için
zararlarından bahseder. Neyse konferans birkaç saat sonra biter. Dışarıya çıkan
profösör ile dinleyiciler tokalaşmak ister, ancak profösör bir sigara yakmış ve
sonra tokalaşacağını söyler. Ne oldu, hani bu profösör bilgili değil miydi?
Saatlerdir sigaranın zararlarından bahseden bu kişi, sigara içmekte. Doğrudur,
bu profösör bilgili bir kimsedir, ancak bilgisini alışkanlık haline
getirmemiştir. İlköğretimi bitirmiş olan bir şahıs, az bilgiye sahip olabilir,
ancak iyi bir eğitimden geçmiş ise sigara kullanmayacaktır.
İkinci
örneğimi daha teknik bir çerçevede ele almak istiyorum. İki tane gelişmiş ülke
düşünelim. Bu ülkelerden ilki teknoloji konusunda gelişmiş olan A ülkesi olsun,
diğer ülke ise eğitim konusunda gelişmiş olan B ülkesi olsun. Bu iki ülke
birbiriyle bir iddiaya girerler ve derler ki “biz sizden daha iyi öğrenci
yetiştiririz.” Tek yumurta ikizi olan ve tüm genetiksel özellikleri aynı olan
iki bebekten birisini A ülkesi, diğerini ise B ülkesi alır. A ülkesi
teknolojiyi ve bilgisayar sistemlerini kullanarak kendi ülkelerindeki çocuğun
beynine elektrotlar aracılığı ile bilgi yüklerler. B ülkesindeki çocuk ise
psikomotor gelişimine uygun bir tarzda eğimden geçirilir. Bu çocuklar on yaşına
geldiklerinde ülke konseyleri toplanır ve çocukları sınarlar. A ülkesinde
kalmış olan çocuk bütün sorulara doğru cevap verir. B ülkesinde kalmış olan
çocuk ise bazı soruları yanıtlayamaz. Konsey A ülkesinde kalan çocuğun
kazandığını ifade edecektir. Tam bu sırada, A ülkesinde kalmış olan çocuk
yediği çikolatanın kabını yere atar, B ülkesinde kalmış olan çocuk ise bu kabı
alıp çöp tenekesine atar. Görüldüğü gibi bilgili olmak istenen sonucu
vermemiştir.
Kendi
ifadelerim içerisinde kullandığım bir açıklama vardır. Bu da zekanın bir tarla
gibi olduğu ve aklın ise bu tarla üzerindeki bitki örtüsü gibi olduğu
şeklindedir. Tarla küçükse az bitki yetişir, büyükse çok bitki yetişir. Ama
bazı tarlalar vardır ki, büyük olmasına rağmen verimsiz olduğu için fazla bitki
yetişmez, bazı tarlalarda vardır ki küçük oldukları halde verimli oldukları
için çok bitki yetişir. Sizin tarlanızın büyük ya da küçük olması önemli
değildir, önemli olan onu verimli hale getirmektir. Eğimli bireyler, yukarıdaki
örneklendirmelerde olduğu gibi sigara içmeyen, yere çöp atmayan, insanlara iyi
davranan kişilerdir. Bu ifadelerin açılımı ise empati duyguları şeklinde
karşılığını bulacaktır. Bu nedenden dolayı da eğitimli kişiler toplum
tarafından sevilen kişilerdir. Eğitimli kimselerin istendik davranışlar
göstermesi nedeniyle başarıya ulaşmaları daha kolaydır. Benim burada ifade
ettiğim şeyi Goleman, “Duygusal Zeka” adlı kitabında ele almıştır. Ben burada
olayı farklı yönden irdelemek istedim. Unutmayın ki başarı için bilgiden çok
alışkanlık gereklidir. Bu alışkanlıklar için ise hiçbir zaman geç kalınmış
değildir. Başarı dolu bir gelecek yaşamanız ümidiyle…
LÜTFİ ŞAHİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder