Beyin ve zeka ile ilgili yapılar
insanoğlunun her zaman merakını çekmiştir. Tarih boyunca gerek müspet bilimler
ile uğraşan tıp uzmanları ve biyologlar, gerekse de sosyal bilimler ile uğraşan
sosyologlar ve psikologlar zeka ve hafıza ile ilgili kavramları merak etmiş, hep
araştırmış araştırmıştır.
Zeka ve hafıza ile ilgili kavramlar
sadece bu bilim dallarında değil, diğer bütün bilim dalları içerisinde ifade
tarzı olarak yerini bulmuştur. Matematik öğretmenleri matematik dersinde iyi
olan öğrencilerinin zekaca iyi olduğunu ifade etmiş, aynı şekilde edebiyat
öğretmenleri de edebiyat konusunda iyi olan öğrencilerinin zekalarının iyi
olduğunu ifade etmiştir.
Zeka ve hafıza ile ilgili kavramlar
aynı zamanda eğitim uzmanları içinde önemli olmuştur. Düşünsenize zekası ve
hafızası iyi olan öğrencilerin algılama sürecinin büyüklüğünü; bu da
toplumların refahı için ideal bir veriler topluluğunun oluşmasını
sağlayacaktır.
Uzmanlar yapmış oldukları çalışmalarda
zeka ve hafıza kavramlarının doğuştan gelen özellikler olduklarını
görmüşlerdir. Ancak bu uzmanların yılmasına değil, daha fazla araştırmalar
yapmasına neden olmuştur. Netice itibariyle öğrenme teknikleri ortaya
konulmuştur.
Öğrenme tekniklerini ortaya koyan
uzmanlar, bir öğrencinin gördüğü şeylerin bir kısmını, duyduğu şeylerin bir
kısmını, hem duyup hem de gördükleri şeylerin ise daha büyük bir kısmını
kavradığını ifade etmişlerdir. Bu da öğretmen merkezli ifadenin sorgulanması
gerektiğini ortaya koymuştur.
Öğretmen merkezli eğitimde öğretmen
konuya hakim olmak zorundadır ve anlatan kişi rolünü üstlenmektedir. Öğrenciler
ise öğretmenin anlattıklarının bir kısmını öğrenmekte, bu öğrendikleri bilginin
büyük kısmını ise kısa bir zaman diliminde unutmaktadırlar.
Modern eğitim uzmanları öğretmenlik
ifadesine son verecek ifadeleri kullanmışlar ve demişlerdir ki: “öğretmen
ifadesi artık geçmişte kaldı, artık eğitimci ifadesini kullanmalıyız.
Eğitimciler öğreten kişiler olmamalı, sadece rehberlik yapmalıdırlar. Yani
öğrenciye balık vermek yerine balık tutmayı öğretmelidirler.”
Başarı odaklı olan bu yöntem ile
konusunu hazırlayan öğrenci derse hazırlıklı gelmekte, derste aktif rol almakta
ve bu esnada öğretmen sadece rehberlik yapmaktadır. Öğrencinin ders içerisinde
aktif olarak derse katılımı sırasında söyleyeceği yanlış bilgiyi düzeltme
görevi öğretmene düşmekte, öğrenciler ise adeta bir dikte çalışması gibi olan
bu yöntem ile bilgilerini uzun süreler muhafaza edebilmektedir. Bu yöntem ile
ders esnasında girmiş olduğu beyin fırtınaları sayesinde aktif düşünce yapısı
gelişmekte, bu da üreten bireylerin oluşmasını sağlamaktadır.
Öğrenci merkezli eğimde değişik
taktikler uygulanabilir, ama bu taktiklerin içerisinde en güzel olanı kubaşık
öğrenme yöntemidir. Öğrenciler yine derse hazırlanmakta, ama bu hazırlık
sürecinde gruplar halinde ve birbirleriyle yardımlaşarak hazırlıklarını
yapmaktadırlar. Derse katılan öğrenciler hazırlamış oldukları sunuları
sınıflarındaki arkadaşlarına sunmakta, bu esnada sınıf içerisinde olan diğer arkadaşları
ile beyin fırtınasına girmektedirler. Öğretmen ise sadece rehberlik yapmakta,
ancak kazanım çok büyük olmaktadır.
Öğrenci merkezli eğimde daha bir çok
taktik kullanılabilinir. Önemli olan ise öğrencilerin özgüvenlerini sarsmadan
yetişmelerini sağlamaktır. Sağlam düşünceler için sağlam bilgi birikimi
gerekmektedir. Bunun içinde ezberleyen
değil, öğrenen bireylerin yetiştirilmesi gerekmektedir.
Sizler şu an belki öğrencisiniz, belki
bir yetişkin… ama unutmamalı, hiçbir şey için geç kalınmış değildir. Sadece
görerek değil, sadece duyarak değil aktif olarak bilgi birikimlerini
edinirseniz başarılı olmamanız için bir neden olmadığını görürsünüz.
Başarılı bir ömür yaşamanız
temennisiyle…
LÜTFİ
ŞAHİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder