Yeryüzünde
insanlar var olmadan milyonlarca yıl önce var olan ve Dünya’nın bizden daha çok
sahibi olan canlılardır hayvanlar. Acı çeken, acıkan, susayan ve üzülen
varlıklardır. Bizim en yakın yardımcılarımızdır.
Tarih boyunca
ve günümüzde dahi köpekler, kediler, atlar, inekler vb hayvanlar bize hep yarar
sağlamışlardır. Bırakın bu hayvanlardan sağladığımız eti, sütü, yumurtayı bu
hayvanlar bizlere psikolojik destek bile sağlamaktadırlar. Psikologlar
çocukların besleyeceği kedinin, köpeğin, muhabbet kuşunun onlar üzerinde çok
olumlu sonuçlar doğuracağını söylemektedirler.
Aklıma bu
hayvanlar hakkında yorum yapan ve kediler şeytanı simgeler deyip orta çağ
Avrupası’nda kedileri öldürtüp farelerin çoğalması sonucu Avrupa’nın veba
salgını ile boğuşmasına neden olan rahipler geldi. Acaba hangi semavi dinde,
bırakın semavi dinleri ilkel Afrika dinlerinde bile hayvanlara zarar verme var
mı ki?
Aklı başında
birçok insan evine muhabbet kuşu almakta ve bu kuşların bakımını çocuklarına
vermekte ve bu bakım sürecinde çocuklar hem psikolojik açıdan hem de duygusal
açıdan gelişimlerini olumlu yönde tamamlamaktadırlar. Siz siz olun
çocuklarınıza o orta çağ Avrupası’ndaki rahiplerin örneğinde olduğu gibi
hayvanları kötülemeyin. Unutmayın, sevgi sevgiyi doğuracaktır.
Geçen
senelerde patisi kesilen kedi ve köpekleri gördük maalesef. Bir hayvana
böylesine zarar verebilen insanlar yüzünden ben insanlığımdan utandım. Bu gibi
davranışlar ne dini açıdan ne de insani açıdan hoş davranışlar değildir. Biz
iyi bir insan olduğumuzu öncelikli olarak bizi her zaman gören Allah’a sonra da
kendi vicdanımıza göstermek zorundayız. Yoksa nasılsa kimse görmüyor deyip bir
kediye ya da köpeğe zarar vermek vicdanımızı rahatsız edecektir. Tabi benim bu
dediğim vicdanı olan insanlar için geçerlidir.
LÜTFİ ŞAHİN